Songül DÜNDAR


dundar_songul@hotmail.com
  Tüm Yazıları

TÜRK EDEBİYATINDA KADININ YERİ

Kadının yeri…

Türk toplumunda kadının yeri…

Türk siyasetinde kadının yeri…

Türk edebiyatında kadının yeri…

Türk siyasetinde ve Türk toplumunda kadının yeri malûm! Düne göre bugün daha kötü noktadadır. Acaba Türk Edebiyatında kadının yeri nedir? Bir de ona bakalım…

 Türk edebiyatında kadın, dönem dönem farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bazen “Âşık olunan”, bazen “Evine ve eşine bağlı”, bazen de “Realist”  olarak işlenmiştir.

İslamiyet öncesi Türk edebiyatında; evine, eşine bağlı, eşi için ölümü göze alan olarak yorumlanmıştır. Kadının Türk aile yapısındaki yeri; sevgi ve saygı esasına dayandırılmıştır. Bu temayı işleyen ve günümüze kadar ulaşan en eski yapıt; “Dede Korkut’un Duha Koca –Oğlu Deli Dumrul’nda” anlatılan ve iki ana şahsiyet olan, Deli Dumrul ile ona son derece bağlı vefalı eşidir. Öyküde görülen iki olay Deli Dumrul’un Azrail ile savaşması, ikincisi de eşi olan kadının, onun için ölümü seve seve göze almış olmasıdır. Kadını Deli Dumrul için şöyle diyor:

 …….

İçer olsam benim kanım olsun!

 Altınını, akçanı harcar olsam,

Benim kefenim olsun!

Tavla tavla şahbaz atlarını,

Biner olsam, benim tabutum olsun!

Senden sonra bir yiğidi,

Sevip varsam, birlikte yatsam,

Ala yılan olup beni soksun!

Senin o muhannet anan, baban,

Bir canda ne var ki;

Senin için Azrail’e canlarını vermediler!

Arş tanık olsun! Gök tanık olsun!

Ulu tanrı tanık olsun!

Benim canım sana kurban olsun!

Dedi ve Azrail’e kocası Deli Dumrul yerine canını vermeye razı oldu.

Bu öyküde Türk aile yaşamında kadının erkeğine olan bağlılığı vurgulanırken kadına erkeğin güveni, sevgisi ve saygısı da sezilmektedir.

Milli Mücadele dönemi edebiyatında kadın; onurlu, çalışkan, özgüvenli olarak anlatılmıştır. Yurdun kurtarılmasında çekilen sıkıntıların yanında, bu uğurda şehit ve gazi olan insanların âşık oldukları sevgilisi olmuştur. Kadın hem erkeğine âşıktır hem de can yoldaşıdır. Erkek de kadınını gözü gibi sakınmıştır. Göğsünü kadınına siper etmiştir.

 Bu tip kadın örneğini ve erkeğin kadınına yaklaşımını en çarpıcı şekilde işleyen Halide Edip Adıvar’ın “Ateşten Gömlek” romanıdır.

Cumhuriyet dönemi edebiyatında kadın; idealist ve realist bir yapıda anlatılmaktadır. Vatan sevgisi ve yurt hizmeti için sevgilisini terk eden, bağrına taş basıp onu kaybetmeyi göze alan kadın tipleri anlatılmıştır.

 Bu tür kadın örneğini en bariz şekilde Reşat Nuri Güntekin’in “Çalı Kuşu” romanında görmek mümkündür. Romandaki Feride, âşık olduğu ve kaybettiği sevgilisinin yerini doldurmak için,  yaşamını Anadolu insanına adayan idealist bir genç kızın öyküsü yansıtır. Öyküde Anadolu’nun çağdaşlaşma yolundaki sıkıntılar ve eğitimdeki çağdaşlaşma da idealist Türk kadını anlatılmaktadır.

Cumhuriyet dönemi edebiyatında kadınlar; hem realist, hem de romantik olarak anlatılmaktadır. Yani; hem hayat gerçeklerini gören, hem de içinde bir tutam romantizm barındıran bir noktaya oturtulmaktadır. 

İşte Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki kadın…

İşte Kurtuluş Savaşı’ndaki kadın…

 İşte Cumhuriyet Dönemi’ndeki bildik kadın…

Bugünkü Türk Edebiyatı’nda kadının yeri, daha doğrusu toplumda kadına verilen değer; kadının kendini erkeğine ve topluma feda ettiği ölçüde midir?

Kararı siz verin!!!   

*** Köşe Yazarlarımız İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir ve telif hakları İLESAM tarafından korunmaktadır. Köşe Yazarlarımızın yazıları izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz. İzin almadan yazıları kopyalayıp başka yerde yayınlayanlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında İLESAM'ın kendilerine açaçağı maddi tazminat davasını kabul etmiş sayılır.


 Okunma Sayısı : 1679

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 855532
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.