Erdoğan PAMUK


epamuk2001@yahoo.com
  Tüm Yazıları

KUDÜS KAPILARI

İmparatorluk bakiyesi değil miyiz?

Bazı basiretsiz, sığ, cahil, korkak ya da tarih ve Türklük şuuru olmayan yurttaşlarımız;

  • Ne işimiz var, Libya’da, Suriye’de, Karabağ’da,  Kudüs’te? Diyorlar ya giriş soru cümlesini yapıştırıp;
  • Eğer Barış Pınarı, Kalkanı, Pençe, Şimşek, adı her neyse yapılan savaşlar;  Sincar, Gara, İdlip vd yerine Adana, Adıyaman veya Gaziantep’te yapılacaktı! Bu kadar basit! Kudüs’te, Balkanlar’da, Kafkasya’da ve başka yerlerde de işimiz olur! İmparatorluk bakiyesiyiz.

Kudüs kutsal yani mübarek şehir! Kudüs denilince benim aklıma ilkin ilk kıble oluşu, ikincisi Mescidi Aksa ki Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi ile beraber Kuranîdir ve üçüncü olarak miracın/yükselişin/göğün kapısı oluşu gelir. Kapıları şimdilerde zaten iş edindik! Kudüs’ün başta Altın Kapısı olarak 8 (sekiz) bilinen şehir kapısından başka arkeologlarca bilinen gizli kapıları da varmış.

Bizi daha çok ilgilendiren Kanunî atamızın yaptırdığı Yafa kapısı ve üzerine yazdırdığı Lâ ilahe illallah İbrahim Halilullah! Yazısıdır. Kudüs’te Müslümanlar Hıristiyanlar ve Yahudiler kendi mahallelerinde yaşamaktadır. Sorun/problem, Yahudilerin Kudüs’ü Başkentleri ilan etmesi ve bunu küresel eşkıyanın da tanımış olmasından kaynaklanmaktadır.

Sinek-Köpek Davası/Eskimeyen Bir Yazı, başlıklarıyla Nisan 1999 Bolu Üçtepe ve Nisan 2005 Ankara Flaş Gündem gazetelerinde yayınlanmış, çok yankı bulmuş ve istek üzerine Eylül 2015’te Aybek Gazete’de yeniden paylaşılmıştı. Gerçekten her Türk’ün hafızasında dipdiri, capcanlı kalması gereken Kudüs mevzuu hazır gündemimizde iken bu önemli yazıyı kısmen ve başlığını Kudüs Kapıları şeklinde değiştirerek yeniden verelim:

“Şu bizim tarihimiz garipliklerle doludur. Anlatacağımız hadise başta belediyecileri ilgilendirmekte ise de hayvan severlerce daha çok benimsenecektir.

Sultan İkinci Mustafa dönemidir. Viyana bozgunuyla gerileme devrimiz başlamıştır. Yönetim basiretsiz idarecilerin elindedir. Kayırma-rüşvet-fitne-zimmet her yerden ses vermektedir.

Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin fetvaları da parayla sattığı ileri sürülmektedir. Bu muhteris adam, Padişah üzerindeki nüfuzunu kullanarak dört oğlunu da rüşvet alma makamlarına getirtir. Hele bunlardan biri var ki Kudüs Mollası (Büyük Kadısı) tayin edilir. Babasına güvenen bu kendini beğenmiş Kadı, Kudüs Valisi Çerkez Mehmet Paşa’ya öyle küstahça davranır ki Vali bunun şerrinden, vilayeti içindeki Gazze şehrinde ikamete başlar.

Kudüs Mollası Kudüs’e alışamamış, gece köpeklerin dolaşıp havlamasından, sivrisineklerin vızıldamasından, gündüz karasineklerin çokluğundan ve pisliğinden rahatsızlanınca halka ‘bütün köpekleri öldürmelerini ve her gün bir miktar ölü sinek/sivrisinek’ getirmelerini emreder. Dinimizin köpeklerin bu şekilde itlafını yasakladığını düşünüp öne süren Kudüs halkı, sinek avlama işinden de usanmıştır. Gizlice Gazze’de oturmaya başlayan Valilerine bir heyetle şikâyette bulunurlar.

Vali Çerkez Mehmet Paşa duyduklarına inanamaz. Tahkik için bir adamını Kudüs’e gönderir. Kudüs’ten dönen adamı ‘halkın işi gücü bırakıp küçük bir meblağ karşılığı sinek avlamakta olduğunu, kolay sayılabilmeleri için ölü sineklerin arka arkaya ipe dizildiği’ şeklinde gördüklerini yazıyla anlatır.

Zannımca ‘Sinek avlamak’ deyimi bu olaydan sonra dilimize girmiş olmalıdır.

Sonrası da okuyucu tarafından merak edilir ki anlatayım:

Vali Paşa meseleyi tatlılıkla çözmek ister. ‘Padişahın tebaasını faydasız, günah ve zor işlerde kullanmamasını, Padişah’ın ve babasının yanı sıra halkın nefret ve hayvanların lanetini üzerine çekmemesini’ ikaz eder. Bunun üzerine ‘Sen Gazze’de köpeklerden ve sineklerden yana rahatsın. Haliyle Kuran’a ve ahlaka uyman kolaydır. Kudüs’te ise işler başka türlüdür’ cevabıyla olay tırmanır.

Vali Paşa olanı biteni bir rapor halinde Şeyhülislama bildirir.

Şeyhülislam oğullarına olan hoşgörüsünden/sevgisinden dolayı Vali Çerkez Mehmet Paşa’ya çok hiddetlenir. Derhal Padişah’a gider ve hakkında iftiralarla kellesini ister. Bunu başarır da!

Padişah Kapıcıbaşına hattı şerif vererek Çerkez Mehmet Paşa’nın başını getirmesini emreder. Araya bu sefer devrin Sadrazamı Amcaoğlu Hüseyin Paşa girer. Sadrazamın ricasıyla hattı şerif iptal edilir. Bu dava daha böylece sürer gider.

Bu vesileyle Belediyelere, sinek-köpek davalarını uzatmamalarını, meseleye makul ve çağdaş çözümler üretmelerini öneririz.”

Demişiz!

*** Köşe Yazarlarımız İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir ve telif hakları İLESAM tarafından korunmaktadır. Köşe Yazarlarımızın yazıları izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz. İzin almadan yazıları kopyalayıp başka yerde yayınlayanlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında İLESAM'ın kendilerine açaçağı maddi tazminat davasını kabul etmiş sayılır.

 


 Okunma Sayısı : 1064

Yorumlar

  1. Muhsin taspinar 28 Mayıs 2021 10:07

    KUDŪS. Deyince Mescidi Aksa gelir . Mescidi Aksa deyince Filistin gelir

    Muhsin taspinar 28 Mayıs 2021 10:11

    Muhterem Erdoğan Pamuk hocam KUDŪS. Deyince Mescidi Aksa gelir . Mescidi Aksa deyince İlk insanların Kiblesi gelir Filistin gelir ......................

    Muhsin taspinar 28 Mayıs 2021 10:12

    Muhterem Erdoğan Pamuk hocam KUDŪS. Deyince Mescidi Aksa gelir . Mescidi Aksa deyince İlk insanların Kiblesi gelir Filistin gelir ......................

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 780414
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.