Erdoğan PAMUK


epamuk2001@yahoo.com
  Tüm Yazıları

GÖÇÜN FELSEFESİ

Aristo’dan beri süre gelen Ontoloji /Varlık bilim, daha sonra Metafizik /Fizik ötesi adıyla ünlenmiş bir kitaptır.

Metafizik konusu: Tanrı, Varlık, Uzay, Zaman ve Olay olarak varlığın birliği ve bilimi demek olup her varlığı açıklar. Zaten felsefe her şeyin başı ve ilimler arası disiplin değil midir?

Alın size göçün felsefesi: Göç bir kaçış değil fetihtir. Gidilen yere hâkim olma iradesidir. Sonradan söyleyeceğimizi baştan söylemiş olalım.

Vatan ve Gurbet / Ayrılık kavramlarına dikkatinizi çekerek bu çalışmamızda göç olgusunu felsefe, din, sanat ve bilim açısından ele alıp izah etmeye çalışalım.

Felsefe; kâinatı  / evreni iki yönden inceler ve açıklar. Fizik ve Fizik ötesi yani metafizik olarak…

Tanrı inancı fizik olarak açıklanamayacağına göre metafiziğin konusudur. Dememiz o ki ne yerdedir ne göktedir. Ne doğmuştur ne doğurulmuştur. Zamandan ve mekândan münezzehtir. Evveldir ahirdir. Batın ve zahirdir. İnancımız ve Tanrımız vardır. Bu Ontolojik ve dolayısıyla metafiziğin konusudur. Göç olgusu açısından bakacak olursak Tanrıdan geliş ve ona dönüşün bir çeşit göç olduğunu kabul ederiz.

Kim neyi biliyor? Ontoloji Varlık bilim demişiz. Varlık bir nesne değildir ki örneğin filozof Heiddegger “varlığı yapan nedir” sorusuna “zamandır” cevabını vermiş. Varlık zaman olmaksızın var olamaz diyerek kendince varlık zamandır hükmünü vermiştir.

Din konusu olarak göç olgusu ise insan ruhu, Tanrı tarafından üfürülmüş olup bu yönü ile insanın bir ilahi tarafı vardır. Fakat insan, kendini önünden, ardından iğfal eden Şeytana karşı Esfeli Safilin / aşağıların aşağısı değil midir? İmtihan dünyasında kişi nefsini eğitir, şeytana uymazsa ilahi yönde gelişir ve üst insan olur. Üst insan tabirini özellikle kullandım, çünkü bu terim dinlerin ve filozofların ortak söylemidir.

Biz Hz Âdem’den bu yana insanların tek din üzere olduğuna inanırız. Dahası, Taberi’nin “Milletler ve Hükümdarlar Tarihi” isimli kitabının önsözünde anlattığı üzere ve birilerinin Göbekli Tepe iddiasına karşı Hz Âdem’in yedinci kere yaratıldığına inanırız. Yoksa Yunus Emre’mize yedi-sekiz asır önce kim öğretti;

“Yürü bre yalan dünya, yalan dünya değil misin?

Yedi kere ıssız kalıp, dolan dünya değil misin?”

Kanaatim odur ki kıyamet kopsa sekizinci Âdem yaratılır ve gelir. Tanrı’nın işi gücü ne! Yaratır da yaratır. Bunlar oldukça derin konular.

Peki, göç ve sanat konusunda ne düşünüyorsun Erdoğan? İmkânsız üçgeni düşünüyorum. Siz hiç Öklid geometrisini yerle bir edecek Penrose üçgenini yahut Penrose merdivenini duydunuz mu? İmkânsızdır çünkü böyle bir üçgen ancak hayal edilir. Pratikte üçgen mümkün değildir. Lionel Penrose böyle bir üçgen sorunsalını ortaya atmıştır. Oğlu Roger Penrose daha belalı çıkmış ve imkânsız üçgenin merdiven şeklindeki varyasyonunu önümüze getirmiştir.

Aşağıda vermeye çalıştığım Penrose merdiveni yükselme veya alçalma olmadan sonsuz kadar devam eden bir döngüdür. Bence göçün felsefesi budur.

Penrose merdiveni.

Artık felsefeyi bitirelim zira konuyu bilenler bilmeyenlere anlatsın!

İnsanlığın ortak mirası diyebileceğim FESTİNA LENTE filozofik sözcük şimdi aklıma geliyor. Tedbirin önemini anlatan bir Romalı sözüdür. Türkçesi yavaşça acele edin, yani acele etmeniz gerekse bile yavaş davranın demektir. Göçün felsefesi işte budur. Günümüz göç örneği olarak Suriye’den diğer ülkelere göç eden 14 milyon Suriyelinin Suriye’ye dönmesi sizce üç seneden önce mümkün mü?

 


 Okunma Sayısı : 195

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 731259
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.