Erdoğan PAMUK


epamuk2001@yahoo.com
  Tüm Yazıları

GÖÇÜN ÖZETİ

Kısacası yer değiştirme hareketine göç diyoruz.

Biz bu “Göç Yazıları” çalışmamızla ruhsal ve bedensel olarak tarihi süreç içinde insanların, bazı hayvanların hatta kuşların ve balıkların coğrafi olarak yer değiştirmelerine göç denildiğini ifade ettik. Doğal olarak insanların siyasi, iktisadi, sosyal ve dini sebeplerle göç etmelerine ağırlık verdik. Krizler ve stratejilerin göçü nasıl tetiklediğine değindik.

Göç olayının olumlu ve olumsuz yönlerine işaret ettik. Yeni iskân, yer değiştirme şeklinde iç ve dış göçlerden bireysel ve toplu göçlere kadar, hatta zorunlu ve gönüllü göçleri, yasal veya yasa dışı yapılan yani düzensiz göçleri işledik. Beyin göçü, emek/iş göçü gibi geçici veya kalıcı göç türlerini birlikte çalıştık.

Tarih içinde destansı Türk Göçlerini, Kavimler Göçünü,  Yahudi ve Arap göçlerini sebep ve sonuçlarıyla analiz ettik.  Coğrafi olarak Balkan ve Kafkas göçlerini; Amerika, Avrupa, Okyanusya kıta göçlerini değerlendirdik.

Köle ticaretinden, bilinen adıyla 93 Göçlerine, Fetih göçlerinden Tehcire yani sürgün göçlerine kadar hatta mübadele göçlerine kadar hepsini satırlarımızda işledik.

Göçün nedenlerini, süreçlerini ve sonuçlarını anlatmaya çalıştık.

Göçün prensiplerini, felsefesini, faktörlerini, yönü ve döngüsünü, kaynak ve hedeflerini, sistemini, etkilerini iki yılı aşkın süredir yazılarımızda düşünüp sorgulayıp vurguladık.

Göçün artı ve eksilerini hep soruyorlar. Bazıları hiç artısını yani faydasını görmediğini bile söylüyorlar. Bunu anlamayacak ne var! Göçmenler iş gücünü artırır. İş gücü açığını kapatır. Rekabeti geliştirir. Kültüre katkı sağlar. En önemlisi de göçülen yerin nüfusunu arttırır. Dahası göçülen ülkede GSMH artar. Ekonomi düzelir.

Göç veren ülkede ise nüfus ve işsizlik azalır. Ancak nitelik önem kazanır.

Okuyucuma aktaramadığım acaba ne var? Diye notlarıma tekrar bakıyorum:  Göçmenlerin iskân/yerleştirme ve iaşesi/beslenmesi için İlk Muhacir Komisyonunun 5 Ocak 1860 Tarihinde TRABZON Valisi başkanlığında kurulduğunu görüyorum.

Gelelim Atatürk’ün 31 Mart 1926 Tarih ve 885 Sayılı İskân Kanununa. Yasanın 2. Maddesinde “Anarşistler, Casuslar, Çingeneler ve Türk Harsına dâhil olmayanlar GÖÇMEN olarak kabul edilemez” hükmü yazılmıştır. Elbette bunu düşünmek lazımdır.

1927’de yapılan ilk nüfus sayımında Türkiye 13.648.270’tir.Bu nüfusun nitelik olarak çoğu kadın, çocuk, yaşlı ve sakatlardan oluştuğu için tarımsal üretim yapılamıyordu. Ekilebilir arazinin ancak % 15’i işlenebiliyordu. İş makineleri yoktu. Konuyla ilgili Dahiliye Vekili Şükrü Kaya’nın “nüfus kıtlığı felaketinden” bahseden konuşması meşhurdur.

Eğer Türk göçmenler olmasaydı Anadolu’nun neredeyse Türk Yurdu olma özelliği kalmamıştı.

Arap Baharı ve 2013 te çıkan YUKK Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu; Yanı sıra açık kapı, geçici koruma ve geri göndermeme politikası bizi Dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesine dönüştürdü.

Göçmen karşıtlığı söylemlerinin tavan yaptığı, sırf buna yönelik siyasi partilerin kurulduğu günümüzde maalesef ırkçılık, yabancı düşmanlığı, göçmenleri küçümseme ve dışlayıcılık söylemleri yaygınlaşmıştır.

Göçün felsefesini de yazmıştık. Söz uçar yazı kalır denilmiş.

 


 Okunma Sayısı : 174

DİĞER YAZILARI

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 377099
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.