Bazı insanlar daha olmadan dalından düşmeye kalkar ya...
Öyle komik oluyorlar ki anlatamam.
Alt yapısız, tecrübesiz boyundan büyük işlere kalkışmaları bir tarafta dursun da, bilmedikleri halde her konuda "ombudsman" kesilmeleri de akıllara zarar veriyor.
Böyle insanları hiç dikkate almasam da karşı karşıya kalmam durumunda; varlıkları tarafından ruhen mağduriyete uğradığımı hissederim. Niye mi? Çünkü kelimelerinin altındaki öteki manayı görürüm de ondan. Üstten üstten konuşurken alttan alttan bağıran zavallılıkları ve hırsları yüreğimi tırmalar, canımı sıkar " Senin söylediklerinle hiç alakan yok! Ne diye bunu yapıyorsun?" Demek isterim ama yapamam çünkü bu da bir üstünlük taslamak veya suçlamak sayılabilir diye düşünürüm. Zaten bu tiplerin görünümlerinden ve nasıl algılandıklarından bir şikayeti veya haberi yoktur. Çünkü kendilerini "sandıkları" kişi olduğuna inandırmışlardır. En kötüsü de budur. Çünkü şifasız bir hastalıktır bu ve şifa bulmak isteyeni de yoktur. Ben bu tiplere " mış muş da miş müş..." Tipler diyorum. Bir kaç örnek verecek olursak:
1. Üst söylem:
" İnsanlar duy/muş, beni kıskanıyorlar/mış, başarılarımı hazmedemiyorlar,/mış, fark ediyorum zaten.
Alt söylem:
"Benden daha iyileri var, yıllardır bu işleri yapıp eden tecrübeli insanlar var. Beni kâle almıyorlar göstereceğim onlara kim olduğumu!"
BEN:
Evet gösteriyorsun ama gösterdiğin şey çok sakil ve komik oluyor be kardeşim.
2. Üst söylem:
" Her gittiğim yerde ilgi görüyor/ muş/um diye hep arkamdan konuşup dururlar/mış. İnsanlar beni ve yeteneklerimi çok seviyorlar/mış tabii ki öyle olacak size ne?
Alt söylem:
Çok güzelim elbette ilgi gösterecekler, sevecekler, herkes bayılıyor bana, kıskanmaya devam edin...
BEN:
Tamam güzelsin de; herkes senin bunu kullandığının farkında, bazılarının da işine geliyor. Sen de buna inanmaya devam et kardeşim.
3. Üst söylem:
" Her şeyi ben düşündüm, tasarladım, uğraştım, adam kalk/ mış hak iddia ediyor. Ne yap/mış ki? Çalış/mış... Çalışacaksın elbette!"
Alt söylem:
Adam fikri verdi diye kendini bir şey san/mış. Sonra ön plana çıkacak, bütün ilgi onun üzerinde olacak. Ben ikinci planda kalacağım. Yolunu keseyim de otursun oturduğu yerde!"
BEN:
Ama oturmayacak, yine düşünecek, yine üretecek, yine bir şeyler yaratacak. Oturmaya devam eden sen olacaksın. Çünkü fikrinle zikrin bir değil. Herkes kibrinin farkında kardeşim.
4. Üst söylem:
"Hayırlı olsun yeni işiniz .... Bey Vallahi gurur duydum. Hakkınızdır bu makamlar. Allah işinizi gücünüzü daim etsin. Kolaylıklar versin bize de nasip etsin inşaallah başarılar dilerim.
Alt söylem:
İnsan da şans olacak. Adamın hayatı bal börek/miş, oku/muş et/miş, bir sürü tanıdığı dostu var/mış gel/miş bir makama otur/muş, havasıyla bin basıyor. Benim de şansım olsay/mış kimbilir nerelerde olur/muşum..
BEN:
Sen de oturup kendine acıyacağına, hayatı biraz tırmalasaydın. Şansını biraz da kendin yaratsaydın. O yok, bu yok, ben bir şey olamam diye yan gelip yatmasaydın. Ne insanlar var zorlukların içinden güneş gibi parlayarak çıkan. Kış kıyamette yarım ayakkabıyla karlar içinden yürüyüp okula giderek üniversite kazanan, hem çalışıp hem okuyan. Mağdur edebiyatı yapacağına çabalasaydın. Adam öyle böyle başarmış niye hinlik yapıyorsun kardeşim.
Daha böyle çok örnek verebilirim elbette fakat sizler her yerde bu tipleri görüyor, fark ediyor, özü sözü bir olmayan bu insanları biliyorsunuz. Hepimizin karşısına sık sık çıkan bu "mış muş da miş müş" leri fazla önemsemeyin. Bırakın onlar kendilerini şah değil şahbaz sansın.
Siz yapıp ettikleriyle kendini kanıtlamış, özü sözü bir, aklı başında, ayağı yere basan gerçek değerlerimizin peşinden gidin. Onlarla gelişin, kendinize yol alın, duyguların özüne varın, umudu, heyecanı, bilgiyi keşfedin. Hayatın özünü sezin, ruhunuz, lisan-ı münasip insanla bir olsun, hak yerini bulsun. Doğru olan her zaman kazansın.
*** Köşe Yazarlarımız İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir ve telif hakları İLESAM tarafından korunmaktadır. Köşe Yazarlarımızın yazıları izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz. İzin almadan yazıları kopyalayıp başka yerde yayınlayanlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında İLESAM'ın kendilerine açaçağı maddi tazminat davasını kabul etmiş sayılır.