Erdoğan PAMUK


epamuk2001@yahoo.com
  Tüm Yazıları

KAPI ÇALANA AÇILIR

Bu felsefe sözü üzerine biraz düşünür müsünüz? Ne demektir Kapı Çalana açılır? Çalınmazsa niye kapı açılsın? Kapı çalıyorsa açılmalı değil mi? Gelmek/girmek isteyen kapı çalar! Kapı çalınmazsa gelen yok demektir! Kapı çalınması her halde girme isteğidir…

Bu cümleden daha çok önerme üretilebilir. Şüphesiz bu bir mantık ve akıl yürütme şeklidir. Ben size derim ki önermenin hedefi:  Bilmek için sormak gerekir hükmüdür…

Sor evladım sor, sora-sora öğreneceksin! Dediğinizi duyar gibi oldum. İmamı Azam Ebu Hanife (künyesidir),  asıl adı Numan bin Sabit ve Türk olduğu,  Beşinci İmam Cafer’in yetiştirmesi olduğu bilinir.  Küçük Numan daha dört yaşında, rahleye ilk oturunca sübyan mektebi hocası,

 –Elif! Diye başlamış. Numan da tık yok! Hocası Elif deyip göstererek tekrarını kendisinden isteyince;

-Hocam Elif ama anlamı nedir? Diyesiymiş. Soruya sorusu karşılığında adam olacak çocuk, hükmü verilir.

Uçan kuşun rızkını Allah verir de yatan kuşun rızkını her halde vermez.  Rızık için uçmak ve de buna gayret gerek!

İmamı Azam yolu akılcıdır, ancak fıkıh mezhebidir, kurallar manzumesidir. Kuran, sünnet, içtihat ve icma dayanağı vardır. Buna sözümüz yok, aidiyet duygumuz vardır.

Bu tip fikir jimnastiği ve düşünce üretiminden virüs salgını yüzünden bir yıldır mahrum kaldık. Söyleyecek fikri ve birikimi olanlar Ocak başı sohbetlerine, Yesevî Ocağına, Kabakçı Konağına vs. toplantılarına katılır, Batının Ting Teng kuruluşları gibi Ülke sorunlarımıza ciddi fikirler üretirdik. Örnek:

İddiam odur ki İslam tarihi fıkıh ehli -tasavvuf ehli çatışmalarıyla doludur.  Tıpkı Yunus Emre ve Molla Kasım gibi! Ve tavrım hep tasavvuftan yana olmuştur. Zira İslam Hukuku demek olan fıkıh kavramı Tebliğ müessesini işletmemektedir. Fıkıh ilminde faiz-domuz-zina-şarap yasaklarına indirgenmiş dinimize, beleşkâr fıkıhçılar mesela “emlak rantı” üzerine hangi hükümleri getirmiştir? Başka misal, ciltler dolusu kuyu suyu temizliği hükümleri varken, sözde içtihat kapısının kapanmasıyla mesela günümüzde şebeke sularının temizliğine ve damacanalara hüküm getirilemedi.

Fıkıhçılar ne yapmalı? Ahlak değerleri olarak hakkaniyeti, dürüstlüğü, paylaşımı ve üretimi haykırmalıdır. Bu söylemlerini hiç duymadım, siz duydunuz mu? Peki, İslam’ın Ukubat, ibadet ve muamelat hükümlerini doğru öğretecek kişilere rastladınız mı?

Öte yandan; devletlerin ve toplumların geri kalması veya gelişmesi asla din ve kültürle ilgili değildir.  Demek istiyorum ki iktidar ve mülkün paylaşımı ile ilgilidir. Bir ülkedeki siyasi ve ekonomik sistem adaletli, özgürlükçü, eşitlikçi ve çoğulcu olmalıdır. Aksi halde 60 kadar İslam devletlerinde olduğu gibi terör, kriz, kaos, darbe, hırsızlık, yoksulluk, çürüme ve çözülme olur.

Bir gelişmiş çok zengin ülke örneği olan Singapur üzerinden düşünelim: Kurulduğu günden beri aynı iktidarın yönettiği Singapur; Çin, Malay ve Hintlilerin yönetime dengeli dağılımından çoğulcu ve kapsayıcı bir yapıya sahip olup farklı din ve ırklardan oluşmuş bir devlettir.

1-Sosyal, 2- Kültürel, 3-Ekonomik, 4-Siyasal gelişme alanları toplumların temel yapısıdır. Demokrasi ise eşitlikçi, katılımcı ve çoğulculuğu mümkün kılan doğru yönetim şeklidir. Hemen aklıma gelen bir Nietzsche sözü: “Bilimden ve sanattan ziyade siyaset konuşulan bir ülke üçüncü sınıf bir ülkedir”

Fikirlerimi biraz daha açayım: Yönetimde üst sistem yani iktidar, alt sistemi belirler, Alt sistem dediğim toplum kültürü de üst politik sistemle etkileşimdedir. Haliyle politik sistem iyi değilse ekonomik düzen ve eğitim düzelmez; bağlı olarak tarım ve sanayinin düzelmesi için toplumsal kültür ıslah edilmelidir. Bu safhada akademisyenler, sosyal girişimciler, vakıf, cemaat ve derneklerde orta ve uzun vadeli çabalarla adalet, özgürlük, eşitlik, çoğulculuk, katılımcılık, meşruiyet, rıza, liyakat, ehliyet ve meşveret gibi yönetim ilkeleri devreye girmelidir ki toplum kültürü gelişsin. Atatürk’ün dediği “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür” sözünü tekraren hatırlatıyorum.

Fakat ne yazık ki Ülkemizde görünen toplumsal aktörlerin itaat, kanaat, kişiye (lidere veya şeyhe) bağlılık ve uysallık dayatmakta olduklarıdır. Bu yüzden problemimiz kapitalizme sömürülmekten ziyade buna yatkınlık ve sömürülmemize cahilce izin vermemizdir.

Etiketçiler bir İdeoloji lafı tutturmuşlar! Sorsan kimse bilmiyor! Hâlbuki İdeoloji hayat ve insan hakkında ortaya konulan yaklaşımlar bütünüdür… Türk ve Müslüman olmaktan başka hiçbir etiketi kabul etmiyorum.

Ülkemiz insanı yoksulluğu hak etmiyor. Vaktiyle Bilge Kağan atamız “Yoksul halkı bay/zengin kıldığı”nı taşlara yazdırmıştı…

Bu duygu ve düşüncelerle kafa ve gönül kapınızı çalıyorum.

*** Köşe Yazarlarımız İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir ve telif hakları İLESAM tarafından korunmaktadır. Köşe Yazarlarımızın yazıları izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz. İzin almadan yazıları kopyalayıp başka yerde yayınlayanlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında İLESAM'ın kendilerine açaçağı maddi tazminat davasını kabul etmiş sayılır.


 Okunma Sayısı : 1739

Yorumlar

  1. Recep Gökce 25 Ocak 2021 03:42

    Güzel bir yazı olmuş Lâkin kapı kapı dolaşıp kapı çalmaktan kolum, her kapının ardındakine odaklanmaktan biraz kafam yoruldu 🙂

    Vedat 25 Ocak 2021 04:38

    Hocam kapımı çaldın bende açtım. Rahlenin önüne oturmuş Numan gibi bende sorayım ama bir değil birkaç soru. Toplumsal değerlerimiz 'Elimize, belimize, dilimize hakim olmak' durumundan ne ara bu hale geldik? Hani demiri elimizle bükemeyiz de, kor ateşin içinde tava getirip, çekiç ile döve döve bükeriz ya... O ateş ne zaman harlandı da, bu toplumun çok güvendiği 'Toplumsal değerleri' eğilip bükülür oldu? Bu güne kadar görmediğimiz şeyleri yaşıyoruz. Ya ahir zaman deyip en kolayını seçip yaklaşan sona doğru sessizce yürüyeceğiz. Ya da yeniden 'Toplumsal değerlerimize' dört elle sarılacağız. O zaman, damacana suyu yeni doğmuş bebeğime aklımda soru işareti olmadan içirebilirim. Fakat şu anda soluduğumuz hava ile aramıza bile maske koymuş durumdayız! Saygılarımla.

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 823135
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.