1- Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
2- Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin %10’una sahiptirler.
3- Dünyadaki mal varlığının ancak %1’i kadınlara aittir
4- Başka bir deyişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin %90’ına ve toplam mal varlığının da %99’una sahipti.
Bu çarpıcı ifadeler, birleşmiş milletler tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarıdır.
Gelelim 8 Mart kadınlar gününün hazin öyküsüne…
Hani başlıkta dedik ya, “Kadının Yandığı Gün.” Bu ifade mecaz anlamda değildir. 8 Mart gerçekten kadının yandığı gündür. Kadın o ateşle hala yanmaya devam etmektedir. Kadının düştüğü ateş asla sönmüyor. Canına düşen ateş bir türlü bitmiyor, yüreğine düşen ateş bir türlü dinmiyor.
ABD’nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar 1800’lü yılların ortalarından itibaren daha iyi çalışma koşulları için, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam için mücadele vermekteydiler. Ama yıllar boyu verdikleri mücadeleye karşın çok fazla bir hak elde edemediler. En sonunda 8 Mart 1857 günü haklarını alabilmek için son çare olarak greve gittiler. Ancak, patronlar bu greve zalim bir şekilde müdahale ettiler. Greve giden kadınlar, fabrika binasına kilitlendiler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasına engel olmayı planlamışlardı. Ancak; beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki; yangından fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kurtulmayı başarır. Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulan barikatları aşmayı başaramayan 129 kadın işçi yanarak ölür.
Bu kadınların canları ile ödedikleri bedel karşısında, aynı yıl diğer endüstri kollarındaki kadınlar da mücadeleye devam ederler. Yürüttükleri mücadelenin temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük çalışma saatleri ile koşullarının ve ücretlerinin yeniden düzenlenmesi gibi konular bulunmaktadır.
Bu doğrultudaki “Kadınlar Günü” fikri ilk kez, 26–27 Ağustos 1910 yılında Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda ortaya atıldı ve her yıl ilkbaharda kutlanması kabul edildi. İlk kez 1912 yılında İsveç’te kutlanmaya başlandı. 8 Mart kadınlar günü olarak kabulü 1921 yılında Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda kabul edilmiştir. Nihayet, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını, oy birliği ile kabul etti.
Türkiye’de ilk defa 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü”, kutlanmaya başlanmış ve 8 Mart 1975 yılından itibaren yaygın olarak sokağa taşınmıştır. 1977 yılından beri de “Dünya Kadınlar Günü” çerçevesinde etkinlikler yapılmaktadır.
8 Mart dünya kadınlar günü; yanan kadınların can verme amacına uygun olarak ve ilk başlarda olduğu gibi eşitlik için, bağımsızlık için, politik haksızlıkların ortadan kalkması için, daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek için değerlendirilmelidir.
Çünkü: 8 Mart kadınların yandığı gündür.
Çünkü: 8 Mart kadınların bedel ödediği gündür.
Dünya kadınları ödediği bedelin karşılığını almalıdır.
Türk kadını hak ettiği yerde olmalıdır.
“Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği yerde olmak istiyoruz.
Ateşlerde yanmadan, şiddete maruz kalmadan, sefil olmadan, hor görülmeden, hak ettiğimiz yerde olmak istiyoruz. Emeğimizle, alın terimizle, beyin gücümüzle…
Hem cinslerimin 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü”nü kutluyor, kadının güzel kokusunun hissedildiği bir dünya ve kadın eliyle nakış nakış dokunmuş bir Türkiye diliyor ve sizleri kadınla ilgili bir şiirimle baş başa bırakıyorum.
KADIN
Gerçeğim kadındır zahirim kadın
İşkenceler gören mahirim kadın
Ölümlere mahkûm şiirim kadın
Okundukça yaralarım sızılar
Hayata doymayan genç filizlere
Kem bakan hor gören kötü gözlere
Kadınlar düşmanı şer canilere
Bakındıkça yaralarım sızılar
Caniler kıyarlar kadın ömrüne
Gonca gül değmeden narin eline
Genç yaşta kan yakar kına yerine
Yakındıkça yaralarım sızılar
Gülüm Ana der ki kadın baş tacı
Her biri bir ana bir yar bir bacı
Kadının hayatı acıdır acı
Dokundukça yaralarım sızılar
*** Köşe Yazarlarımız İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir ve telif hakları İLESAM tarafından korunmaktadır. Köşe Yazarlarımızın yazıları izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz. İzin almadan yazıları kopyalayıp başka yerde yayınlayanlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında İLESAM'ın kendilerine açaçağı maddi tazminat davasını kabul etmiş sayılır.