Hayrettin İVGİN


hayrettinivgin@gmail.com
  Tüm Yazıları

ZEYBEK GELENEĞİ VE ZEYBEKLER

Zeybek Geleneği

Zeybekler ve zeybek geleneği ile ilgili olarak araştırmacıların değişik ve ilginç iddiaları bulunmaktadır. Bu araştırmaları genel olarak şöyle toplayabiliriz: a) Efelik (yada zeybeklik) geleneği, Orta Asya kökenli Türkmen ve Yörüklerin geleneğinden oluşmuştur. b) Bunlar Egeli denizci ve levendat taifesindendir. c) Büyük Menderes Havzasında en eski dağlı kavimlerin uzantılarıdır. d) Efeler (zeybekler) antik Tiral (Aydın) kenti halkının kökenlerinden gelmektedir. e) Efelerin (zeybeklerin) esas ataları, antik İonya ve Lidya kökenli Efesoslulardır.

Bu iddialardan ve yapılan araştırmalardan gerçekçi bir sonuç almak henüz mümkün değildir. Ancak zeybek geleneğinin, Batı Anadolu'da özellikle Ege'de ortaya çıktığı ve günümüze kadar ulaştığı bir gerçektir.

Kökenleriyle ilgili söylenenler, varsayım ve iddialardan öteye gitmemekle beraber, efelerin önemli ve tartışması gereken diğer yönleri eylemlerinin amacı ve nedenleridir. Eldeki bilgilere bakarak bu soruya pek çok cevap bulmak mümkündür.

Osmanlı Devletinde 16. yüzyıl sonlarından başlayarak 17. yüzyılda doruğa çıkan yönetim bozuklukları, siyasî ve ekonomik açmazlarla birlikte sosyal adaleti şiddetle sarsmıştı. Öyle anlaşılıyor ki, efeliğin çeşitli eylem biçimleri ve nedenlerine ait kökler bu yüzyıllara kadar uzanmaktadır.

Yaklaşık üçyüzelli yıldan bu yana efe ve zeybeklik imajı halkımızda şunların düşünülmesine sebep olmuştur:

  • Efeler, adaletsizliğe veya haksızlığa uğradığı gerekçesiyle devlete baş kaldıran silahlı eylemcilerdir. Bunun için efeler, Osmanlı Hattıhümayunlarda "Zeybek haşaratı", "şakî avanesi", "sergerde-i eşkıya" diye tanımlanmıştır.
  • Merkezi otoritenin zaafiyetinden yararlanarak yöreye egemen olmak isteyen bazı efelerin ve onların liderlerinin ortaya çıktığı bir gerçektir.
  • Karaosmanoğulları döneminde bunlar ayân kolcusu olarak istihdam edilmişlerdir.
  • Bir bölümü arşiv belgelerine göre, dağa çıkan suçlu ve kanun kaçaklarıdır.
  • Bazılarına göre efeler; zenginden alıp fakire veren, kendince adalet dağıtan sevimli haydut ve haramilerdir.
  • Efeler; yöre halkını; ayân, voyvoda ve mültezim zulmüne karşı korumaya kalkışan silahlı reaya kahramanı olarak görülmüşlerdir. Efeler; derbentçi, yol korucusu, paşa kapısında görevli ücretli asker olarak da istihdam edilmişlerdir. Zaman zaman Osmanlı ordusu içinde kendilerine görev verilmişlerdir.
  • Milli Mücadele yıllarında Atatürk'ün emrinde kurtuluş yanlısı savaşçısı olarak görev yapmışlardır. Oyunları, müzikleri, kıyafetleri ve diğer gelenekleri ile zeybeklerin coğrafyasını kesin sınırları ile belirlemek de pek kolay değildir. Doğu Türkistan'da ve Afganistan'ın çoğunluğu Türklerden oluşan Bedehşan'da " Zeybek" adlı köylerin bulunmasından ve de Pamir kavimlerinden birisinin Zeybeki adında bir dil  konuşmasından, Zeybeklerin  Orta Asya kökenli olduğuna dair düşüncenin birer ipuçlarıdır.

Efe-Zeybek Anadolu'da Nedir?

Efe kelimesinin eski Türkçe "aba-kardeş" ten geldiği söylenir. Ege bölgesindeki köylü yiğit delikanlılara verilen addır. Efe hitabı, çoğunlukla; sert, cesur, kahraman, açık yürekli ve sevilen tipler için söylenir.

Zeybek kelimesi efe ile eş anlamlı kullanılırsa da, daha çok efenin ekibindeki adamlar için söylenir.

Zeybekle eş anlamlı olan "kızan" sözü de; erkek çocuk, genç, delikanlı anlamına gelir.

Aslında efe, zeybeklerin başı ve başkanı olan kişidir. Onun ekibini meydana getiren şahıslara zeybek ve yardımcı zeybeklere de kızan denir. Bunlar atak, savaştan çekinmez, yiğit, gözüpek kimselerdir. Zeybekler, efeden izinsiz evlenmezler. Efenin başı  tıraşlı  ve perçemli olur. Zeybek  ve kızanların baş tarafı nal şeklinde tıraşlanırdı.

Zeybek, başka bir efenin mahiyetine ayrılarak gidebilir. Ancak; nöbette uyuyamaz, efeden gizli haberleşmez, izinsiz evlenemez, kız kaçıramaz. Bunların cezası çoğunlukla ölümdür.

Efe, zulme, işkenceye, barbarlığa, üzüntü ve sıkıntılara yıllarca katlanır. Aydın ilinin ve Egenin bölge karakterini taşıyan insandır. Efeler, birbirlerine çok bağlıdırlar. Osmanlı döneminde zaman zaman devlete baş kaldırıp dağa çıkanlar olmuştur. Ama efeler, doğruluk, arkadaşlık, vatana bağlılık ve vefakârlık simgesi olarak bilinirler. Efe, eşkıya gibi dağa çıksa da  zenginlerden aldığını yoksula veren, gelinlere çeyiz düzen, kavgalı iki köy halkını barıştıran, adaleti sağlayan öyküleri halâ anlatılır.

Efelerin en tanınmışları; Yörük Ali Efe, Mesutlarlı Mestan Efe, Danişmentli İsmail Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Sancaktarların Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Dokuzun Hasan Hüseyin Efelerdir.

Ayrıca; Çakırcalı Mehmet Efe, Kamalı Zeybek mertlikleri ve eşkıyalıkları ile ünlü efelerdir.

Kamalı Zeybek, Çakırcalı Mehmet Efe'ye rakip olmuş bir çetenin efesiydi. Çakırcalı ile yaptığı bir çatışmada yaralanıp topal kalmıştır.

Kamalı' da Zeybek vurulmuş

Yarim fidan boylum

Çakıcıya sözüm yok

gibi türküler halâ dillerde dolaşır.

Atçalı Kel Mehmet de Sayılı aşiretindendi. Sevdiği zengin kızı alamayınca dağa çıkmış, topladığı zeybeklerle; Kuyucak, Nazilli, Köşk, Yenipazar, Aydın, Tire, Bayındır, Alaşehir , Ödemiş, Koçak yerleşim yerlerini ele geçirmişti. Hatta İstanbul Hükümetine vergi bile ödemeye çalışmıştır. Kendisine "Vali-i vilayet, hadem-i devlet, Atçalı Kel Mehmet" unvanı yakıştırmış ve mühür kazdırmıştır. Ama, 1830 yılında devlet kuvvetleri ile girdiği bir çatışmada öldürülmüştür.

Aydın ve dolaylarında bulunan efelerin Kurtuluş Savaşı'nda yaptıkları kahramanlıkları ve yararlılıkları halâ dillere destandır.

27 Mayıs 1919'da Aydın'ın Yunanlılar tarafından işgali üzerine Kıllıoğlu Hüseyin Efe ile Yörük Ali Efe'nin zeybekleri birleşerek, 175. Piyade Alayına iltihak etmişler ve yararlı işler yapmışlardır.

Zeybekler hemen asker toplayarak milli güçlere yardım toplamışlardır. Efeler telgraf tellerini kesip, Sultanhisar Şömendifer Köprüsü 'nü dinamitlemişlerdir. Atça tarafından Yunan karargahına yaptıkları baskınla onları yok etmişlerdir.

Nazilliyi, Yörük Ali Efe düşmandan kurtarmıştır. Kara Durmuş Efe düşmanla  göğüs göğüse savaşmıştır.

Efeler, askeri kuvvetlerle ve milislerle el ele vererek fedakarca düşmana karşı savaşmışlardır. O yörelerde kurulan "Milli Müdafaa Alayı", "Milli Aydın Alayı"nda efelerin ve zeybeklerin yeri ve yararı pek çoktur.

O yıllarda Demirci Mehmet Efenin de yararlılıkları çok oldu. 9 Eylül 1922'de düşman İzmir'de denize dökülene kadar efelerimiz, milli kuvvetlerimizle bu ülkede kahramanlıklar göstermişlerdir.

Zeybek Oyunları

Zeybeklerin ve efelerin oynadığı oyunlara, "Zeybek Oyunları" adı verilir. Çoğu kez tek oyuncu tarafından oynanır. Oyuncu ruhen coşar ve oyun öyle başlar. "Haydi bre efeler!" onların beylik naralarıdır. Ruhsal coşku arttıkça oyun güzelleşir.

Efe, oyunda ellerini toprağa sürer. Bunun iki anlamı vardır. Birincisi parmakların iyi şaklaması içindir. İkincisi ise topraktan güç ve bereket almasıdır. Efe, "gezinme" adı verilen serbest ezgi eşliğinde, oyun alanında bir daire çizer. Bu hareketi ile "Sınırlarını çizdiğim bu topraklar, bu yurt, bu yer benimdir. Bu topraklara ben ölmedikçe kimse giremez" manâsını vermek ister.

Davul, zurna zeybeğin oynayacağı oyunun ezgisini çalmaya başlar. Gezinme sırasında çalgılar, efeleri coşturur. Oyuna kalkanlar zeybek havasına girmiş olurlar. Ağır ve kararlı adımlarla heykel gibi hareketlerde bulunurlar. Duruş, bakış ve davranışlarda cesaret, mertlik ve kendine güven vardır. Sıçrayıp atlamalar düşmana yapılan saldırıyı, yere diz vurmalar ise düşmanın başının nasıl ezileceğini anlatır. Zeybek oyunları, dokuz zamanlı aksak ölçü üzerine kurulmuş oyun türlerimizdendir.

Zeybek oyunları iki grupta toplanabilir: 1. Ağır Zeybekler: Özellikle Aydın'da yaygındır. Başlangıç bölümünde "gezinme havası" tabir edilen ezgiden sonra ana ezgiye geçilir. 9/2'lik veya 9/4'lük ölçülü ağır oyunlardır. 2. Yürük Zeybekler: 9/8'lik ve 9/16'lık ölçülü hızlı oyunlardır. Tek ve Kaşıklı Zeybekler bu tür oyunlardır.

Zeybek oyunlarının kimliğini tavırlar ortaya koyar. "Kocaarap", "Kerimoğlu",  "Elifoğlu",  "Yörük Ali" zeybekleri kişilerin adına ortaya konan ve  oynanan oyunlardır. Bu oyunlarda kişisel tavır ön plandadır. "Aydın", "Muğla", "Tavas", "Kordon" zeybek oyunları bir grup halinde oynanıyor ise burada da yöresel tavır söz konusudur.

Zeybek Kıyafetleri

Zeybek oyunlarında erkeklerin giydiği giyime efe giyimi denir.

Başta: Püsküllü fes üzerine rengarenk çiçeklerle kenarları işlenmiş yemenlerin bükülerek sarılmış şekli fesi iyice örter.

Sırtta: İçte dik yakalı ve çubuk çizgili zıbın, mintan üzerine mavi ya da mor çuhadan çapraz düğmeli ve siyah kaytan işlemeli kollu camadan giyilir. Camadanın üzerine kolları kopçalı, gerektiğinde iliklenip kol olan ve adına cepken denilen, aynı kumaştan ve sırtı, kolu üstleri daha çok kaytan işlemeli, adına sallama denilen bir camadan daha giyilir.

Altta: Aynı renkte ve aynı çuhadan yapılmış paçası diz kapağından aşağı inmeyen ağır iki metre genişliğinde, paça ağızları, cep kenarları kaytanla işlemeli şalvar giyilir. Bu şalvar uçkurla kuşağa bağlanır.

Belde: Kasıkla göğüs arasına içi dolgulu örme kuşak sarılır. Onun üzerine ise bir şal kuşak dolanır. Onun üstüne de üç sıra kayışla bağlanan, göğüsü meme hizasına kadar örten silahlık sarılır. Bu silahlık üzerine ön tarafa gelmek üzere işlemeli mendil takılır.

Ayaklarda: Baldırı diz kapağının altına kadar örten ve aşağıda yemeninin (ayakkabı) üstünü örten aynı renk çuhadan yapılmış işlemeli, arkadan kopçalanan tozluk takılır. Ayaklarda düz yün çorap bulunur. Çorap üzerine ise yemeni giyilir.

Zeybeklerin Savaşlarda Görevlendirilmeleri

Zeybekler (efeler); 1821 yılındaki Mora İsyanında, Osmanlılar tarafından bu isyanın bastırılmasında görevlendirilmişlerdir. Ayrıca Balkan Savaşlarının pek çok safhalarında zeybekler asker olarak görev almışlardır.

Kırım Savaşında da (1854-1856) zeybekler, asker olarak Osmanlı Ordularında özellikle denizci levend olarak  görevlendirilmiştir. Buna ilişkin pek çok halk destanları bulunmaktadır. Mesela; Bezmî'nin 27 dörtlüklü "Kırım Destanı", yine Bezmî'nin 40 dörtlüklü bir "Kırım Savaşı Destanı" buna örnektir. Radî'nin de 38 dörtlüklü "Sivastopol Destanı", söyleyenini bilmediğimiz 29 dörtlüklü destanı ile yine söyleyenini bilmediğimiz 48 dörtlüklü uzun bir "Kırım Destanı" bu tarihi olayı açığa kavuşturan şiirlerdir.

Özellikle Aydın, Ankara, Çankırı ve Kastamonu' dan toplanan zeybekler, Kırım Savaşı'nda Ruslara karşı kahramanca savaşmışlar ve başarılı sonuçlar almışlardır. Ancak kazanılan Kırım savaşının sonunda, politik ve bazı stratejik zorunluluk sebebiyle Kırım, Ruslara bırakılmıştır.

Sonuç

Sonuç olarak; tamamen Anadolu'nun batı bölgesinde, kısmen orta ve güney bölgelerinde yoğun şekilde bulunan zeybekler, buralardan tarih içinde paralı veya gönüllü asker olarak görevlendirilmişlerdir. Kırım Savaşı'nda ise daha çok Ankara, Çankırı, Kayseri, Balıkesir, Aydın civarından zeybekler toplanarak savaşa katılmışlardır. Çok kanlı çatışmaların olduğu savaşta zeybekler büyük yararlılıklar göstermişlerdir. Kırım Savaşları bir dünya savaşının sanki provasıdır. Çünkü bu savaşa Rusya, Osmanlı Devleti, Fransa, İngiltere ve Sardunya katılmış, kolonilerden ve de devletlerin emrinin ulaştığı en uzak yörelerden toplama asker ile savaşa iştirak edilmiştir.

Kırım Savaşı, Türk edebiyatının destan türünde pek çok destanların ortaya konmasına da sebep olmuştur.

Bugün bile Besarabya Gagauzları arasında Zeybek oyunu oynanmaktadır. Bunu; Kırım Savaşı döneminde gerek karada ve gerekse denizcilikte görev alan Anadolu efelerinin o yörelere bıraktıkları izleri olarak görmekteyiz. Doğal olarak 2 yıllık savaş sü­ resi içinde efelerin, oyunlarını da özellikle Türk  olan Türkçe konuşan insanlara öğrettiklerini düşünmekteyiz. Kırım'da oynanan bugünkü Kırım oyunlarından birinin ağır Ege zeybeğinin aksak tartımında olduğunu görmekteyiz. Bu konuların mutlak araştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Kırım Savaşı'nın sonuçları, Kuzey Karadeniz ülkelerini, Avrupa'yı ve Türkiye'yi 160 yıldır etkilemiştir. Bu savaşın sonuçları, halâ günümüz politikalarını etkilemektedir. Savaşlardan çok, bu savaşların kültürel sonuçlarına eğilerek bu tarafıyla araştırmalarda bulunulmalıdır.

FAYDALANILAN KAYNAKLAR

  1. Ersal Yavi, Efeler/Kökenleri-Eylemleri-Töreleri-Dansları­ Giysileri, Aydın Valiliği İl Özel İdaresi Yayını No: 3, Aydın 1991.
  2. Cahit Öztelli, Uyan Padişahım, 1. Baskı. Milliyet Yayınları Türk Klasikleri Dizisi: 15, Baha Matbaası, İstanbul 1976
  3. Hayrettin İvgin, "Efeler ve Zeybekler", Size Aktüel Dergi, Yıl: 17, Sayı: 269, Mart 1996, s. 6-7.
  4. Osmanlı Devleti Tarihi. 1. Cilt, (Editör: Ekmeleddin İhsanoğlu), Zaman Gazetesi Osmanlı Devletinin Kuruluşunun 700. Yılı Armağanıdır. Feza Gazetecilik A. Ş.; İstanbul 1995
  5. Mahmut Ragıp Gazimihal, Türk Halk Oyunları Kataloğlu, III. Cilt. (Baskıya Hazırlayanlar: Nail Tan-Ahmet Çakır). Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayınları: 277, Ankara 1999
  6. Alan Palmer, Osmanlı İmparatorluğu Son Üç Yüz Yıl – Bir Çöküşün Yeni Tarihi, 6. Baskı, (Çeviren: Belkıs Çorakçı Dişbudak). Sabah Kitapları, İstanbul 1997.
  7. *** Köşe Yazarlarımız İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir ve telif hakları İLESAM tarafından korunmaktadır. Köşe Yazarlarımızın yazıları izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz. İzin almadan yazıları kopyalayıp başka yerde yayınlayanlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında İLESAM'ın kendilerine açaçağı maddi tazminat davasını kabul etmiş sayılır.

 Okunma Sayısı : 4915

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 602068
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.